Myomlar(Rahimde Ur) ve Myomektomi

       ( 6 KG LIK MYOM)


Rahimde ur
 dendiğinde akla ilk gelen myomlardır. Myomlar ya da halk arasında söylendiği şekilleriyle miyom, miyon ya da miyomlar rahim ve rahim ağzında görülebilen, düz kas dokusundan gelişen selim (iyi huylu) tümöral yapılardır.

Genellikle yuvarlak ve pembemsi renktedirler ve rahim içinde her yerde bulunabilirler. Otuz beş yaşın  üzerindeki kadınların % 20’sinde rahimde ur (myom ya da miyom) görülmektedir. Yani aslında oldukça sık rastlanan oluşumlardır.   Myonlara en çok 35-45 yaş grubu kadınlarda rastlanır. Ergenlik döneminde görülmesi çok ender bir durumdur. Yine menopoz döneminde de myom görülme sıklığı düşüktür ve doğurganlık yaşlarında miyom tanısı almış çoğu kadında menopoza girdiklerinde myom boyutlarında küçülme ve şikayetlerde gerileme görülür.

Neden Myom Oluşur ?
Myomun oluşumundaki mekanizmalar tam olarak açıklık kazanmamış olsa da, gelişme-büyümesinde östrojenin (kadınlık hormonunun) yer aldığı gösterilmiştir. Genel olarak myomlarda % 0.5 oranında kanser gelişim olasılığı olduğu kabul edilmekle birlikte, birçok çalışmada bu oranın çok daha düşük olduğu görülmüştür.  Yani myomu olan kadınların telaşlanmalarına gerek yoktur.

Myomun yol açtığı şikayetler nelerdir?
Myomlar sıklıkla belirti vermezler. Bazen jinekolojik muayeneler esnasında tamamen tesadüfen de tespit edilirler. Ancak; çoğu zaman büyüme ve yerleşimleriyle orantılı olarak şu bulguları verebilirler;
Adet kanamalarının fazla olması ve uzun sürmesi
Adet arası dönemde ara kanamalar
Fazla miktarda kanamalara bağlı kansızlık oluşması
İdrar torbasına bası nedeniyle sık sık idrara çıkma
Barsaklara bası yaparak kabızlığa neden olma
Karında büyüme veya şişlik, ele gelen kitle
Adet dönemlerinde yada cinsel ilişki sırasında kuyruk sokumuna doğru ağrı
Tüplerin yada rahmin ağzını kapayarak kısırlığa neden olma

Rahim içini kaplayan myomlar bazen tekrarlayan düşüklere de yol açabilirler  Myom (rahim uru) tanısı koymak kolaydır. Tipik belirtilerle gelen bir kadında yapılan basit bir jinekolojik değerlendirme (muayene ve ultrason) ile tanı koyulur.

Tedavi: 
Myomlar genellikle küçük ve şikayete neden olmadıklarından tedavi gerektirmezler. Buna rağmen belirgin bulgu verenler, doğurganlığı etkileyecek kadar büyüklükte olanlar veya kanser ya da benzeri habis (kötü huylu) tümörlerle karışabilecek özellikte olanlar tedavi gerektirirler.  Myomların tedavisi, hastanın şikayetlerine ve yaşamının gelecek dönemine ait planlarına uygun olarak şekillendirilmelidir.  Çocuk sahibi olmayı düşünmeyen, ailesini tamamlamış ve ileri yaştaki bayanlarda eğer rahimin büyük bölümü myomlarla kaplanmış ise en uygun seçenek rahimin tamamının alınmasıdır. Unutulmamalıdır ki rahimin bebek taşıyıp doğurmaktan öteye bir başka görevi yoktur.

Eğer genç ve çocuk doğurma olasılığı olan bir bayanda myom saptanır ise ve şikayetlere de yol açmış ise elbette o zaman myomun çıkarılması ve rahimin korunması gerekecektir. Bu işleme myomektomi operasyonu adı verilir. Miyomektomi operasyonu ve rahim alınması operasyonları genellikle açık yapılan işlemler olmalarına karşın bazı durumlarda Laparoskopi denilen kapalı ve kesilmeden yapılan operasyonlar şeklinde de yapılabilir. Bunun için bu tür endoskopik işlemlerde tecrübeli bir hekimin bu operasyonları uygulaması gerekir.
 

Miyomlar Nasıl Çıkarılır?
Daha önce de belirttiğim gibi rahimin gebelik döneminde bebeği taşımak dışında bilinen bir görevi yoktur. Bu nedenle çocuk sayısını tamamlamış bir kadında miyomların çıkarılması yerine rahimin alınması da genellikle önerilebilir. Böylelikle aslında bu teklif kadınların çoğuna antipatik gelse de rahimle ilişkili olarak bir daha hiçbir sorun (myomun tekrarlaması, farklı kanama problemleri, rahim ve rahim ağzı kanseri olasılığı vs.) yaşanmayacaktır.  Bu noktada kadınların kafasını kurcalayan ve mutlaka hekim tarafından detaylı olarak açıklanması gereken konu, rahmin alınmasının menopoza girmiş olmakla aynı şey olmadığıdır.

Menopoza girmeyi belirleyen olay adet kanamalarının kesilmesi değil, yumurtalık işlevlerinin durmasıdır.
Rahimi alınan bir kadının operasyon esnasında yumurtalıkları bırakılmışsa (40-45 yaşından önce rahim alınması durumunda genellikle yumurtalıkların bırakılması tercih edilir) kanayan organ çıkarıldığından adet kanamaları kesilecek ancak o kadının doğal menopoz yaşı gelene kadar yumurtalıkları hormonları salgılamaya devam edecek yani aslında kişi menapoza girmeyecektir.
Genel olarak söylemek gerekirse miyomların nasıl çıkarılacağının temel belirleyicisi miyomun büyüklüğü ve rahim içindeki konumudur.   Tümüyle submüköz yerleşmiş yani rahim içine doğru büyümüş bir miyom histeroskopi adı verilen yöntemle rahim içine vajinadan özel aletlerle girilerek çıkarılabilir.

Çok sayıda olan, rahim içine gömülü veya oldukça büyük miyomların genellikle karın açılarak yani “açık ameliyat” ile (laparotomi) çıkarılması önerilir. Uygun durumlarda aynı işlem laparoskopi yoluyla da gerçekleştirilebilir.
Miyomlar genellikle etraflarını saran kapsül adı verilen dış kılıf ile sağlam dokudan net sınırlarla ayrılmış kitlelerdir ve ameliyat esnasında rahim dokusuna yapılan kesinin içinden girilerek bu dış kılıfla birlikte bir bütün olarak çıkarılabilirler. Operasyonda çıkarılabilecek tüm myomlar rahime ve özellikle iç zarına zarar vermeden çıkarılır.

Sezaryanda Miyom alınabilir mi?
Gebelik döneminde artan hormonlar nedeniyle var olan bir miyomun büyümesi veya yeni miyomların oluşması mümkündür.  Bu nedenle sezaryan ameliyatı esnasında miyomlara nispeten sık rastlanır.   Myomların rahim içinde derinde gömülü olduğu durumlarda miyoma ulaşmak amacıyla rahim kasına yapılan kesi bu anda ciddi kanamalara neden olabilmektedir. Çünkü gebelik anında rahim çok büyümüş ve kanlanması belirgin olarak artmıştır. Bu nedenle yüzeysel yerleşimli veya küçük bir sapla rahime bağlı miyomlar hariç sezaryanda miyom çıkarılması pek önerilmez.   Gebelik dönemi bittikten sonra büyüyen miyomların hemen tümünde bir küçülme eğilimi olması nedeniyle de sezaryan esnasında miyomların çıkarılması çok şart değildir.

Miyom Çıkarılma Ameliyatının (myomektominin) Riskleri Nelerdir? 
Miyom çıkarılma ameliyatları genel anestezi altında uygulanan ameliyatlardır. Bu nedenle en başta genel anesteziye bağlı oluşabilecek riskler bu ameliyatta da ortaya çıkabilir. Dikkatli bir ön değerlendirme ve tecrübeli bir anestezi uzmanı tarafından verilen anestezi bu riskleri çok azaltır.   Miyom çıkarılma ameliyatları genellikle “kanlı” ameliyatlardır. Bir veya birkaç miyomun çıkarıldığı kısa süren ameliyatlarda kanama miktarı fazla değilse de özellikle aynı anda çok sayıda miyomun çıkarıldığı ameliyatlar, her miyomu çıkarmak için rahime ayrı bir kesi uygulanmasını gerektirmesi nedeniyle önemli ölçüde kan kaybına sebep olabilir.

Miyomların tecrübeli bir hekim tarafından uygun ve hızlı bir şekilde çıkarılması, rahime uygulanan kesi sayısının minimal tutulması ve gerekli durumlarda kan nakli yapmak için birkaç ünite kanın hazırlanması kan kaybına bağlı oluşması muhtemel riskleri en aza indirir. Bu konuda özellikle myomlara bağlı olarak kansızlık gelişmiş hastalarda dikkatli olunmalıdır.   Karından uygulanan jinekolojik ameliyatların tümünde iç organlarda yapışıklık oluşma riski vardır. Bu yapışıklıklar yumurtalık ve tüpler etrafında oluşursa bu organların işlevlerini olumsuz yönde etkileyebilir ve tüplerde kapanmaya neden olarak gebe kalamama veya zor gebe kalmaya yol açabilirler.  Ameliyatın kısa zamanda tamamlanması, yapışıklığı en aza indirmek için ek bazı önlemler alınmasıyla bu risk azaltılabilir ancak laparoskopi gibi çok az yapışıklık oluşumuna neden olan bir yöntem kullanılsa dahi yapışıklık oluşumunu tümüyle önlemek mümkün değildir.

Karın içersinde ne oranda yapışıklık oluşacağı kişinin yapısal özelliklerine ve cerrahi tekniğe bağlı olarak değişmektedir.

Özellikle çok sayıda ve büyük miyomların çıkarıldığı veya miyomların rahim ağzı bölgesi gibi çıkarılması zor bölgelere yerleştiği sorunlu ameliyatlar esnasında rahimin bırakılması mümkün olmayabilir. Bu durum bir veya birkaç miyomu olan bir kadında çok çok ender görülen bir durumdur.   Miyom çıkarılması için kullanılan cerrahi teknik ameliyata bağlı oluşabilecek riskleri belirleyen diğer bir durumdur. Açık ameliyatla yani karından girilerek yapılan ameliyatlarda bu yöntemin getirdiği riskler, laparoskopi ile yani ince borularla karını açmadan kamera yoluyla uygulanan ameliyatlarda da bu yöntemin getirdiği riskler mevcuttur.

Genel prensip cerrahın en iyi kullanabildiği ve tecrübeli olduğu teknikle operasyonu gerçekleştirmesidir. 

Miyom çıkarılırken herhangi bir aşamada rahim duvarının bütünlüğünün bozulması ileride yaşanacak gebelikte doğumun sezaryanla gerçekleştirilmesini gerektirir. Bunun nedeni rahimin doğum kasılmaları esnasında miyomu çıkarmak için rahim kasına uygulanan kesi bölgesinden yırtılma olasılığının bulunmasıdır. Ne kadar iyi bir ameliyat tekniği kullanılırsa kullanılsın ve kesi ne kadar iyi tamir edilirse edilsin eğer myom rahimde gömülü ise bu olasılık söz konusu olabilir.

Bu yüzden miyom çıkarılma operasyonu geçiren bayanların sezeryan ile doğum yapmaları gerekebilir.

Myomektomi Operasyonu Sonrasında Tekrar Miyom Oluşur Mu?
Miyom genetik özelliklerle ilgili bir olaydır. Miyomu olan bir kadının rahimi alınmadığı sürece yeniden miyom oluşturabilir. Ancak bazen ameliyat esnasında var olan küçük miyomların tümüyle çıkarılmamış olmasıyla ilgili de olabilir.

Myomların ilaçla tedavisi mümkün değil midir?
Şu anda myomları küçültüğü bilinen herhangi bir ilaç yoktur. Analog adı verilen ve kişiyi geçici olarak menopoza sokan aylık ya da üç aylık iğneler uygulandığında, hormon seviyelerinin menopozdakine benzer şekilde düşmesinden dolayı elbette myomun hacmi de küçülecektir. Ancak ilaç bırakıldıktan ve adetler geri geldikten 2-3 ay sonra myomun eski büyüklüğüne geri döndüğü görülmektedir. Ayrıca geçici menopoz tablosunda hastanın şiddetli ateş basmaları ve eğer tedavi uzun sürersekemik erimesi de olabilmektedir.   Bu tedavi yöntemi myomun ameliyatla çıkarılmasından önce operasyonda olabilecek kan kaybını azaltmak ve myom hacminin küçültülerek operasyonun kolaylaşmasını sağlamak amacıyla bazı hekimler tarafından ameliyat öncesi kısa süreli olarak kullanılmaktadır.   Özellikle ameliyat laparoskopik olarak yapılmak isteniyor ve myom boyutları çok büyükse ameliyat öncesi bu ilaçlar kullanılabilir. Ayrıca bu grup hastalarda uzun süren aşırı kanamalara bağlı olarak anemi (kansızlık) geliştiği için bu tedavi ile aneminin düzelmesi sağlanmaktadır. Çünkü tedavi sırasında hasta adet görmemekte ve hastanın kan kaybı olmamaktadır.

Bunun dışında kullanılabilecek diğer bazı ilaçlar da şunlardır:

Progestinler: Progesteron hormonu hipofizden yumurtalıkları uyaran hormonların salınımını azaltarak ve myom dokusunda temel kadınlık hormonu olan östrojenin etkisini bloke ederek etki gösterirler. Myomun yol açtığı kanama fazlalığını bazen azaltabilirler, ancak myomların küçültülmesi için etkin bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmemektedirler.

Danazol: Analoglara göre daha az etkilidir. Dört-altı ay kullanıldığında myom boyutlarında azalmaya yol açttığı görülmüştür. Kilo alımı, kıllanma ve seste kalınlaşma gibi yan etkilerinden dolayı da tercih edilmemektedir.
Raloxifene: Hayvan çalışmalarında myom boyutlarında küçülmeye yol açtığı gösterilmekle birlikte bu konuda insanlarda yeterli veri bulunmamaktadır.

Myomların yol açtığı uzun süren kanamalar, ara kanamaları gibi adet düzensizlikleri söz konusu olduğunda operasyon seçeneğinden önce en sık olarak progesteron hormonu içeren değişik haplarla tedavi de uygulanmaktadır.
Ancak bilinmelidir ki bu tedaviler myomun kendisini tedavi etmez belki yol açtığı kanama problemlerini geçici olarak düzeltebilir.
Eğer fazla kanamalar kişide kansızlığa da yol açtıysa demir haplarıyla tedavi de uygulanmalıdır.
Unutulmamalıdır ki myomların kesin tedavisi cerrahidir.